Bir defileyi izlerken mankenlerin karmaşık kıyafetleri ve yüzlerindeki ifadeler ilgimizi çeker. Kıyafetleri ve fiziği ile bizleri büyüleyen modellerin uyması gereken bazı kurallar var. Bunlar zamanla değişti. Tasarımcısından modeline kadar yapılan işlerin arkasında büyük bir emek var. Moda branşı hakkında bilmediğinizi düşündüğümüz bilgileri sizler için derledik…
1. Daha önce modellerden gülümsemeleri isteniyordu. Nötr yüz kelimesi artık bu dalda çok yeni.
Biz podyumda sözsüz yüzler görmeye alışmışken, yıllar önce defilelerde mankenler gülümserdi. Yıllardır model olan isimlerle karşılaştırıldığında, sözsüz yüzler modada nispeten yeni. 1960’lardan önce bayanlar, Brigitte Bardot ve Jane Birkin gibi modellerin önünde yüzlerinde hoş bir gülümsemeyle podyumları tozluyorlardı.
2. Önemli bir yüz ifadesiyle poz vermek gülümsemekten daha etkilidir.
Ciddi bir yüzün güler yüzden çok daha zarif göründüğünü söylemek garip gelebilir ama moda endüstrisi için bu kadar. Bazı profesyonellere göre bunun nedeni, modelin yüzünün giysiye gölge düşürmemesi gerektiğidir: “Onlar bizim yüzümüzü değil, kıyafetlerini göstermek istiyorlar. Gülümsersek dikkatimizi kıyafetlerimize değil yüzümüze veririz.”
Bir çalışma, yüze tarafsız açıklamaların ulaşılamaz göründükleri için algılanan eser değerini artırdığını gösterdi.
3. Profesyonel modeller, seyahatler sırasında bire bir odada kalmaktadır.
Ajanslarda çalışan modeller, büyümek ve yeni fırsatlar elde etmek için genellikle aylarca veya yıllarca başka ülkelere seyahat eder. Bu nedenle diğer modellerle ortak dairelerde yaşama eğilimindedirler. Ancak bu yerler gerçekten America’s Next Top Model şovunda görülenler kadar gösterişli değil.
Bazen ranzalarda veya kanepelerde bile uyurlar. Yine de maaşlarından kira kesiliyor.
4. Değişen hoşluk standartlarını benimsediler.
Podyum modellerinin her bayanın arzuladığı güzel şey olduğunu düşünmek artık biraz eski moda. Kesimde, tasarımcılar çalışmalarını sergilemek için mümkün olan en nötr yüzleri ve vücutları isterler. Artık modelleri bir hoşluk ideali olarak görmüyorlar.
Şimdi, Victoria’s Secret gibi markalar, tüm yüz ve vücut tiplerini göstermenin yanı sıra, nihayet özdeşleşebileceğimiz yeni cilt tonlarını ve vücut algısını normalleştirdi. Büyük vücut ve asyalı modellerin sosyal medyada artan olumlu etkisi var.
5. Mankenler günlük hayatta kullanacakları iç çamaşırlarına dikkat etmelidir.
Beyaz gömleğin altına siyah sütyen giymeyeceğimiz gibi, modeller de mercek altındayken iç çamaşırlarını şansa bırakamazlar.
Çözüm, herhangi bir kıyafeti tamamlayan ten rengi iç çamaşırı giymektir. Ayrıca, vücutlarına mükemmel bir şekilde oturması gerektiğinden, sütyenin ne çok sıkı ne de çok gevşek olmamasına özen gösterirler. Ne kadar güzel görünürlerse görünsünler, güzel bir elbise giyip dışarı çıkıp moda endüstrisini fethetmek yeterli değil. Dikkat istiyor.
6. Gösteri sırasında adet görebilirler. Bu durumun çözümü tampon kullanmaktır.
Çoğu kadının beyaz pantolon giyerken regl olduklarına dair unutulmaz bir anısı vardır.
Bir modelden söz edildiğinde, podyuma çıkması ya da fotoğraf çekimi yapması gereken güne denk gelmesinin mazereti olamaz. Karınları şiş olsa da dar elbise ya da mayo giymekten kaçınamazlar. İç çamaşırları görünmeyecek şekilde tampon kullanmaları istenir. Tanga gibi şeyler giyilirken tampon ipinin görünmemesine çok dikkat edilmelidir.
7. Podyum dediğimiz podyum yürüyüşü ne kolay ne de rahat.
Ayakkabıları kusursuz görünebilir, ancak onları giymek o kadar da sıra dışı değildir. Kıyafetlerinden sorumlu kişiler, ayakkabıların nasıl oturduğunu pek düşünmezler, bu nedenle modeller çok büyük veya çok küçük ayakkabılar giymek zorunda kalabilirler. Giyilemeyecek kadar büyüklerse bantla sarmak veya çok küçüklerse sığdırmak için deneyler var. Yani eğer bir modelseniz sizden 2 numara küçük ayakkabı ile şık bir şekilde yürümenizi istemeleri sorun olabilir.
8. Kolay olsun ya da olmasın, çok fazla pratik gerektirir.
Pistte yürümek aslında yürümekten çok dans etmekle ilgilidir. Pratik, ritim ve zarafet gerektirir. Ayrıca modeller genellikle rahat olmayan ayakkabılar ve dar giysiler giydikleri için doğal ve şık bir duruşla yürümek için çok çalışmak zorunda kalıyorlar. Bu yüzden en ünlü modeller bile genellikle sadece yerde yürümeyi, koşu bandında topuklu yürümeyi pratik eder.
9. Modellerin sosyal medyası düşündüğünüzden daha değerli.
Model adaylarından seçmeler sırasında sosyal medya hesaplarını paylaşmaları istenebilir. Bu gönderilerini görmek için değil, takipçi sayılarını kontrol etmek içindir. Ne kadar çok olursa, seçilme şansı o kadar yüksek olur. Bu nedenle sosyal ağlarda sadece model olarak değil ‘influencer’ olarak tanınmayı amaçlarlar. Bu formda işletme telifleri gelir.
10. Her tasarım satılık değildir.
Bir defileyi izlerken “Sokakta böyle bir şeyi kim giyer?” diye merak etmiş olabilirsiniz. Ancak giysiler mağazalarda satılmak için yapılmaz. Dediğimiz gibi tasarımcılar için moda sadece şirinlik değil, sanattır. Yani kimsenin giymeyeceği kıyafetlerle bir defile gördüğünüzde, gördüğünüz şeyin aslında bir sanat standı olduğunu düşünmelisiniz.
Elbette tamamen ticari olan hazır giyim defileleri de var. Kıyafetler mağazalarda satılıyor ve bize yeni trendleri belirliyor.